-
Telefon:
-
Mail:
Yüz Deri Kanseri
Deri kanserinin gelişiminde birçok sebep
rol alır; ancak, en önemli neden güneş ışınlarına maruziyettir. Deri kanseri
genellikle yüzeyel deriden geliştiği için fark etmek kolaydır. En sık görülen
tümörlerden biridir. Saçlı deri, yüz, dudak, kulak, boyun, göğüs, kollar, eller
ve bayanlarda bacaklar olmak üzere güneşe sık maruz kalan bölgelerde gelişir.
A.B.D.’de 65 yaşını doldurmuş insanların yaklaşık yarısında en azından bir defa
deri kanseri geliştiği varsayılmaktadır. Ciltte yeni oluşan ya da iyileşmeyen
yara, geçmeyen ağrı ve derinin görüntüsündeki değişiklikler, deri
kanserinin en önemli belirtilerindendir. Deri kanserleri küçük, düzgün, parlak
ya da soluk kitle şeklinde olabileceği gibi sert, koyu renkli de görülebilir.
Bazen kitlede kanama ya da kabuklanma görülebilir. Kitle, kuru, pullu ve
pürüzlü de olabilir. Derideki her değişiklik kanser belirtisi olmayabilir;
ancak, 2 haftadan fazla süren değişikliklerde doktora başvurmak gerekir.
Anormal görünümlü deri bölgesinden biyopsi alınmalıdır. Doku, histopatolojik
inceleme için patolojiye gönderilir. Kesin kanser tanısı, biyopsi ile konulur.
Deri kanseri genellikle lokal bir hastalıktır ve malign melanom dışında çok
nadir olarak deri altına yayılım gösterir. Büyük çaplı ve uzun süreli kanserler
için lokal ve uzak yayılım değerlendirilip evreleme yapılır. İnsanlarda deri
kanseri riskini arttırdığı bilinen faktörler aşağıda sıralanmıştır:
·
Açık ten rengi
·
Ailede deri kanseri öyküsü
·
Daha önce geçirilmiş bir deri kanseri
öyküsü
·
Güneş ışığına sık maruz kalmak
·
Güneş yanığı öyküsü
·
Güneşte çabuk yanan, kızaran ve ağrıyan
çilli deri
·
Mavi ya da yeşil gözlü olmak
·
Sarışın, kızıl veya açık saç renkli olmak.
Deri kanserlerinin bilinen en sık nedeni
morötesi (ultraviyole, UV) ışınlarıdır. UV A ve B ışını deri kanserine neden
olur. Deri kanserini önlemenin en önemli yolu güneş ışınlarından korunmaktır.
Güneş ışınlarından korunmak için ise aşağıda belirtilen 5 öneriye uyulması
gerektiği kabul edilir:
·
Güneş ışınlarının en şiddetli ve zararlı
olduğu, gün içindeki 10-16 saatleri arasında gölge alanları tercih etmek,
·
Güneşe sık maruz kalan bölgeleri güneşten
korumak,
·
Yüz, kulak, baş ve boyunu güneş
ışınlarından koruyabilecek geniş bir şapka tercih etmek,
·
%100 UVA ve UVB den korunacak şekilde
giyinmek,
·
UVA ve UVB’ye karşı koruma sağlayan 15 ve
üzeri koruyucu faktör içeren krem kullanmak.
Epidermis, vücuttan hızlıca çoğalıp
dökülen deri hücrelerine koruyucu katman oluşturan ve kalem çizgisi kadar ince
olan yüzeyel bir deri katmanıdır. Üç çeşit hücreden oluşur. a) En dışta uzanan
yassı (skuamöz) hücreler b) Skuamöz hücrelerin altında uzanıp yeni hücrelerin
çoğalmasını sağlayan bazal hücreler c) Derinin normal rengini oluşturan ve
epidermisin en alt tabakasında yerleşen melanositler. Bu hücrelerin kontrollü
gelişimi çeşitli nedenlerle bozulduğunda deri kanseri oluşabilir. Esas olarak
üç çeşit deri kanseri vardır:
·
Bazal Hücreli Kanser: Deri kanserlerinin
yaklaşık %70-75’ini oluşturur. Genellikle lokal tahribat yapıp oldukça
yavaş ilerler.
·
Yassı (Skuamöz) Hücreli Kanser: Deri
kanserlerinin yaklaşık %25’ini oluşturur. Çok saldırgan olabilir; nadiren lokal
lenf nodlarına yayılır.
·
Malign Melanom: Deri kanserlerinin
%1-5’ini oluşturur. Çok saldırgan bir tümör olup bölgesel ve uzak yayılımı
(metastazı) çok sık izlenir.
Deri kanseri tedavisinde esas amaç kanseri
tamamen yok etmektir. Tedavi yöntemi, kanserin bulunduğu yere ve büyüklüğüne,
hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve tıbbi öyküsüne göre değişim
gösterebilir. Deri kanseri tedavisi için birkaç tedavi yöntemi vardır:
·
Küretaj ve Elektrodiseksiyon: Kanser,
lokal anestezi altında küret denilen keskin ve kaşığa benzeyen bir aletle
çıkarılır. Daha sonra bölgede kanama kontrolü yapmak ve geriye kalan tümör
hücrelerini yok etmek için elektrokoter kullanılır. Sonrasında çoğu hastada
beyaz renkli bir yara izi (skar) gelişir.
·
Mohs Cerrahisi: Deri kanseri tedavisinde
kullanılan özel bir cerrahi tekniktir. Amacı, kanserli doku ile birlikte
olabildiğince az sağlam doku çıkarmaktır. Özellikle büyüklüğü ve derinliği
belirsiz olan tümörlerde yardımcı olur. Bu teknik, deneyimli cerrahlar
tarafından uygulanmalıdır. Deri kanseri olgularının %10’dan azında uygulanması
gerekir.
·
Kriyocerrahi: Aktinik keratoz ve bazı
küçük deri kanserlerinin tedavisinde kullanılabilir. Anormal hücrelerin
dondurularak yok edilmesi amacıyla sıvı nitrojen kullanılır. Hastalıklı bölge
eridikten sonra ölü dokular ayrılıp düşer. Büyüyen dokuyu tamamen yok etmek
için işlemin tekrar edilmesi gerekebilir. Kriyocerrahi, genellikle ağrısızdır;
ancak, işlem sonrasında yara yerinde ağrı ve şişme oluşabilir. Tedavi uygulanan
bölgede beyaz renkli yara izi (skar) oluşabilir.
·
Lazer: Kanser hücrelerini yok etmek için
lazer ışını kullanılır. Bu yöntem genellikle derinin dış katmanında yerleşmiş
kanserlerde tercih edilir. Fotodinamik tedavide ise kanser hücrelerini yok
etmek için, hücreleri ışına duyarlılaştıran ilaç ve lazer ışını kombine edilir.
·
Cerrahi: Deri kanserinin esas tedavi
yöntemidir. Tümör, büyüklüğüne ve bulunduğu yere göre genişliği değişen
etrafındaki sağlıklı doku ile birlikte, güvenli cerrahi sınır bırakılarak
çıkarılır. Tümörün çıkarıldığı bölgede oluşan yara kendi kendine iyileşmeye
bırakılabilir; etraftaki cilt birleştirilerek, kaydırılarak veya başka bir
bölgeden cilt nakli yapılarak kapatılabilir.
·
Radyoterapi: Genellikle cerrahi tedavisi
güç olan bölgelerde ortaya çıkan kanser tedavilerinde kullanılır. Tüm kanser
hücrelerini yok etmek için birkaç tedaviye ihtiyaç duyulur. Radyoterapi,
uygulandığı bölgede kuruluk ve kızarıklığa sebep olabilir.
·
Topikal kemoterapi: Kanser ilaçlarının
losyon ya da krem formunda deride kullanımıdır. Bu metotla aktinik keratoz ve yüzeyel
sınırlı tümörler etkili şekilde tedavi edilir. Tedavi esnasında şiddetli ödem
izlenmesine rağmen genellikle yara izi oluşmaz.
Tüm kanserlerde olduğu gibi deri
kanserlerinde de ciddi bir takip gerekir. Çünkü daha önce deri kanseri gelişen
bir kişide, ilerideki 3 yıl içinde tekrar deri kanseri oluşma olasılığı
%50’dir. Bu nedenle hastaların en az 3-5 yıl rutin aralıklarla kontrollerine
devam etmeleri istenir. Cildinizde şüpheli olduğunu düşündüğünüz, yeni oluşan,
hızla büyüyen herhangi bir lezyon varlığında mutlaka bir doktora
başvurmalısınız. Bu lezyonlar genellikle çok büyük olmadığı için lezyonun
kendisi kesilerek alınmakta, tanı koymak için gerekli olan bu işlem çoğu zaman
tedavi açısından da yeterli olmaktadır. Ancak lezyonun çok büyük olduğu durumlarda
ya da kanserin tipi gereği yayılım riski olan durumlarda daha büyük cerrahiler
gerekebilmektedir. Özellikle yüz gibi çok fazla göz önünde olan ve doku
kaybına imkân vermeyen vücut bölgelerinde çıkarılan cilt bölümlerinin mutlaka
onarılması gerekmektedir. Bu onarımlar, genellikle çevre dokulardan cilt
getirerek yapılmakta, çevre dokuların cilt özelliklerinin benzer olması
nedeniyle yapılan ameliyatlar hem estetik hem de işlevsel faydalar
sağlamaktadır.
Kaynak: YÜZ PLASTİK CERRAHİ DERNEĞİ
Yorumlar(0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer hastalarla paylaşabilirsiniz.